6/3/2003
Birlemiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro de Soto, 10 Mart Lahey randevusunda liderlerin referandum konusundaki yanıtının 'evet' olacağına inandığını belirterek, 'Liderlerin, halkların karar verme sürecinin önünü tıkamayacakları umut ve beklentisi içindeyim' dedi.
Annan planı üzerinde önemli değişiklikler yapılması için zaman kalmadığına işaret eden De Soto, iki liderin 10 Mart'ta Lahey'e giderek planın son şeklinin halkın onayına sunulmasını kabul ettiklerini açıklayacaklarını ve önlerindeki belgeyi imzalayacaklarını umut ettiğini belirtti. De Soto, 'gelinen aşamada artık halka kendi kararını verme hakkı sağlanmalıdır. Zaten son sözü söyleyecek olan halklardır' diye konuştu.
Lefkoşa'da ara bölgedeki Ledra Palace'ta KIBRIS Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Ergüçlü ve Rum Yönetimi'nin resmi yayın organı 'RIK' Televizyonu'ndan Kiryakos Pieridis'in ortak bir mülakat yaptığı De Soto, tarafların planda yapılmasını istediği değişikliklerin müzakeresi için referandum tarihinden bir hafta öncesine kadar fırsat bulunduğunu, ancak referandum için gerekli hazırlıkların yapılmasını sağlayabilmek için 20 günlük bir zamana ihtiyaç duyulması yüzünden 10 Mart tarihinin belirlendiğini söyledi.
Alvaro de Soto, 'Bu yüzden taraflar referandumu kabul ettiklerini 10 Mart'ta açıklamalı ve yapılmasını istedikleri değişiklikler için çabalarını sürdürmelidirler' diye konuştu.
'Garantör ülkelere uygun ve dengeli öneriler sunuldu'
Garantör ülkelerin ise yapması gerekenin, 1960 Garanti Anlaşmaları'yla bağlantılı olarak planda yapılması öngörülen yeni düzenlemeleri onayladıklarını açıklamaları ve referandumun her iki tarafta da onaylanmasından sonra bu konuda bir protokol imzalamaları olduğunu belirtti.
Türkiye ile Yunanistan'ın güvenlik konusunda bir toplantı yaptıklarını ancak bir anlaşmaya varamadıklarını hatırlatan De Soto, ancak Birleşmiş Milletler genel sekreterinin iki ülkeye uygun ve dengeli olduğuna inandığı bazı önerilerde bulunduğunu, bu önerilerin kabul göreceğine inandığını kaydetti.
Birleşmiş Milletler genel sekreterinin, 10 Mart Lahey randevusunun, uzun bir süreden sonra artık halkın kendi kararını verme sürecine gelinmesinden dolayı çok büyük bir önemi bulunduğuna inandığını belirten De Soto, bu yüzden bu önemli konudaki kararın bizzat liderler tarafından kendisine verilmesini istediğini kaydetti.
'Ele geçen bu fırsat yitirilmemeli'
Özel temsilci, genel sekreterin, liderlerin halkın karar vermesinin önünü tıkayacaklarını düşünmek istemediğini ve yanıtlarının evet olacağı beklentisi içinde bulunduğunu vurguladı.
10 Mart'ta iki liderin vereceği resmi yanıtların çakışması ve çıkmaza girilmesi halinde artık halkların kendi gelecekleri konusunda, yani birleşik bir Kıbrıs'ta mı yoksa halen olduğu gibi bölünmüş bir adada mı yaşamak istedikleri konusunda karar verme fırsatını yakalamış olacaklarını ifade etti.
Alvaro de Soto, liderlerin 'hayır' demeleri halinde ele geçen bu fırsatın tamamen yitirilmiş olacağını yineleyerek, ' artık her şey liderlerin ağzından çıkacak söze bağlıdır, her şey onların sorumluluğundadır' dedi.
Böyle bir şeyin ihtimal dışı görülmesine rağmen,10 Mart'ta liderlerden birinin veya her ikisinin 'hayır' demesi halinde 16 Nisan'da AB'ye giriş için bölünmüş bir Kıbrıs adına imza atılacağına dikkat çekerek, o zaman da bugün varolan olanakların tamamen ortadan kalkacağını ve çözüm için şans kalmayacağını vurguladı.
'Tarafların yanıtının 'evet' olması çok önemli'
Alvaro de Soto, taraflardan birinin planın referanduma götürülmesini kabul etmemesi halinde 31 Mart'ta referandum yapılamayacağına işaret ederek, 'Bu durumda referandum ortadan kalkar. Bu yüzden iki tarafın yanıtının da evet olması gerekiyor' dedi.
Genel Yayın Yönetmenimiz Süleyman Ergüçlü'nün, adadaki taraflardan birinin uluslararası tanınmış, diğerinin ise tanınmamış bir devlet olduğunu hatırlatarak, 10 Mart'ta Türk tarafının yanıtının 'evet', Rum tarafının yanıtının ise 'hayır' olması halinde Rum devletinin yine de AB'ye gireceğini söylemesi ve bu konudaki görüşünü sorması üzerine, De Soto, AB'nin bu konuda ne yapacağını bilmediğini, bu konuda karar verme yetkisinin kendilerinde olmadığını söyledi.
De Soto, 'Bütün bildiğim AB'nin, Kıbrıs'ın birliğe giriş anlaşmasını birleşmiş bir Kıbrıs olarak imzalaması yönünde ciddi bir ısrarı bulunduğudur. Bunu defalarca açıkladılar. Ancak, taraflardan birinin referandumu kabul etmemesiyle ortaya çıkacak durum karşısında ne yapacaklarını söylemek bana düşmez' dedi.
Alvaro de Soto, her iki tarafın da referandumu kabul etmesinin en doğru yol olduğuna işaret ederek, böyle bir durumda tarafların plan konusunda halklarla daha kolay diyalog kurabileceğini, uluslararası toplumun görüşünün de bu yönde olduğunu söyledi.
'Çok zaman harcandı'
Cumhurbaşkanı Denktaş'ın plan konusunda daha yapılacak çok iş, doldurulacak çok sayfalar bulunduğunu ancak bunun için yeterli zaman olmadığını söyleyerek bu konuda ne düşündüğünün sorulması üzerine ise De Soto, bu işlerin 31 Mart'tan sonra yapılabileceğini belirterek,'aylarca önce bu yüzden taraflardan ilgili komitelerini ivedilikle oluşturmalarını ve hemen işe koyulmalarını istemiştik... Ne yazık ki, Sayın Denktaş ilgili komitenin Kıbrıslı Türk üyelerini zamanında belirleyemedi ve çok zaman kaybettik' dedi.
Komitelerin bu yüzden oldukça geç, ancak ocak ortalarında çalışmaya başlayabildiklerini belirten özel temsilci, gerçekten yapılacak çok iş bulunduğunu, komitelerin bu hafta içinde çalışmayacak olmasının da büyük bir şansızlık olduğunu kaydetti. De Soto, Denktaş'ın Ankara ziyaretini gerekçe göstererek ricası üzerine komitelerin bu hafta da toplanamadığını kaydetti. Özel temsilci, buna rağmen söz konusu komitelerin gerekmesi halinde gece gündüz yoğun biçimde çalışması için 25 Mart'a kadar zaman bulunduğuna işaret etti.
'BM, taraflara her zaman yardımcı olmaya hazırdır'
De Soto'nun, Birleşmiş Milletler'in hazırlanacak yasalarla ilgili olarak masaya öneri koymak yönünde bir hazırlığı olup olmadığının sorulması üzerine, BM'nin iyi niyet görevi çerçevesinde her zaman taraflara yardımcı olabileceğini, öneriler sunabileceğini ancak önce tarafların bu konuda katkılarını görmek istediğini söyledi.
Garantör ülkelerin 10 Mart'ta Lahey'e hangi düzeyde katılacaklarının sorulması üzerine ise De Soto, genel sekreterin garantör ülkelerin başbakanlarına birere mektup göndererek Lahey'de birer temsilci bulundurmalarını istediğini hatırlattı ve orada durumun gerektirdiği şekilde temsilci bulundurabileceklerini söyledi.
Bir soru üzerine, 10 Mart'tan sonra ne olacağının henüz kararlaştırılmadığını da belirten Özel Temsilci De Soto, '10 Mart 24 saattir ve imza için 24 saat gerekmez' dedi.