25/4/2003
KIBRIS Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Süleyman Ergüçlü'nün, AB Kıbrıs Temsilcisi Adrian van der Meer'e yönelttiği sorular ve aldığı yanıtlar aynen şöyle:
Ergüçlü: Kıbrıs konusunda yeniden çok kritik bir dönemden geçmekteyiz. Gelinen bu noktada, Avrupa Birliği Kıbrıslı Türklere nasıl bakıyor?
Meer: Biz, Kıbrıslı Türkleri Avrupa Birliği'nin geniş ailesi içerisinde görüyoruz ve umarız en kısa zamanda bize katılırlar
Ergüçlü: Avrupa Birliği uzun süreden beri devam etmekte olan Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunmasına yönelik bir inisiyatif almaya hazır mı?
Meer: Bunun için bir takım gerçekleri açıklamama izin verin. Çok yakın bir geçmişte, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 1475 sayılı bir karar vardır. Ve bu kararda, görüşme sürecinin yeniden başlamasına ilişkin bir takım koşullar belirlenmiştir. Bu karar, genel olarak, görüşmelerden başarılı bir sonuç çıkması için güvence veriyor ve kesin bir takvim öngörüyor. Biz, tarafların siyasi iradesine, anavatanların desteğine ve görüşmelerin tamamlanmasıyla adada ayrı ayrı referandum yapılması kriterlerini tamamen destekliyoruz ve BM genel sekreterinin bu koşulların yerine getirilmesini talep etmesinin tamamen haklı olduğunu düşünüyoruz. AB olarak, bu süreci genişletmek ve görüşmelerin olumlu bir sonuç verebileceği siyasi iradenin ortaya çıkması ve devam etmesi için diplomatik çabalarımızı sürdüreceğiz. Gerçekte bu süreç özelikle Türkiye'ye yönelik olarak geçen hafta Lüksemburg'da Avrupa Birliği- Türkiye Ortaklık Konseyi toplantısında başlamıştır. Bu toplantıda, AB'nin Ankara ile olan ilişkilerinde fırsatların kaçırılmaması gerektiği vurgulanmıştır. Biz, görüşmelerin yeniden başlamasında Ankara'nın adım atmasının önemli düşünüyoruz. Böylelikle şu an için, biz diplomatik çabalarımızın, sürecin Kofi Annan tarafından sunulan koşullar çerçevesinde yeniden başlamasını umuyoruz. 1 Mayıs 2004'ten önceki süre içerisinde fırsatlar penceresinin halen açık olduğunu söylemek istiyorum. Adada ve başka yerlerde bazı yanlış anlaşılmalar vardır. 'Kıbrıs AB üyesidir' söylemi doğru değildir. Kıbrıs bir anlaşma imzalamıştır ve şimdi onaylama süreci başlamıştır. Yani Kıbrıs sorununu çözmek için halen 1 Mayıs 2004'e kadar önemli bir fırsat kapısı açıktır. Bazı çevrelerin, ortak stratejik amacımız olan Kıbrıs sorununu çözerek birleşmiş bir Kıbrıs'ın AB'ye girmememsinden dolayı hayal kırıklığına uğradığı kesindir. Buradan liderlerinize ve Ankara'ya, bu fırsatın kaçmasına, geçip gitmesine izin verememelerini, iki basamaktan oluşan kesin bir takvim belirleyerek görüşmeleri Annan Planı zemininde sonuçlandırmalarını ve referanduma sunmaları için çağrıda bulunmak istiyorum.
Ergüçlü: AB, Kıbrıs'la üyelik anlaşmasını imzalarken bir ek protokol da imzalamıştır. Bu protokol, AB prensipleri çerçevesinde Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması için gayretlerin devam etmesi yönünde nasıl bir durum içeriyor?
Meer: Şu andan 1 Mayıs 2004'e kadar olan dönem ile bu süreden sonraki dönem arasında bir ayrım yapmalıyız. Daha önce söylediğim gibi 1 Mayıs 2004 öncesindeki dönem fırsatlar penceresidir. Ancak, dayanışma, anlayış, açık siyasi ve stratejik irade işaretlerinin görülmesi halinde, birleşmiş bir adanın AB'ye girmesi 2004'ten sonra girmesini mümkün kılabilir. Daha açık olmam gerekirse, hukuksal olarak tüm ada AB'ye girer, ancak 1 Mayıs 2004'e kadar bir çözüm bulunmaması durumunda AB müktesebatının kuzeyde uygulanmasını askıya alacağız. Ve protokol, AB müktesebatının askıya alınmasının kaldırılmasını bir çözüm bulunmasından hemen sonraki döneme bırakmayı hedefliyor. Bu, hızlı ve basit bir süreçle bir gecede Kıbrıslı Türkler AB'nin parçası olabilir demektir. Ama bu, bizim Kıbrıs Türk toplumuyla ayrı bir görüşme sürecine gireceğimiz anlamına gelmiyor. Sadece tek ve birleşik bir delegasyon vardır. Tabii ki masada bir çözüm bulunduktan sonra tamamen kuzey tarafındaki belli sorunlara bakacağız ve bu sorunları AB müktesebatının uygulanması durumunda etkili bir şekilde ele alacağız. Ve burada bir sorun yaşayacağımızı sanmıyorum, aksine bir çözüme varıldıktan sonra özelikle kuzey tarafı olmak üzere, tüm adanın AB'ye üyesi olacağını düşünüyorum.
Ergüçlü: Bu sorumun cevabına daha önce değindiniz ancak yeniden sormak istiyorum, AB göz önüne alındığında, Annan Planı hâlâ masada mı ve 16 Nisan'dan sonra, planda yer alan derogasyonları uyumlu hale getirmek mümkün mü?
Meer: Bize göre masada sadece bir çözüm ve plan vardır bu da Annan Planı'dır. Bu bizim için çok açıktır. Annan Planı'nı tamamen destekliyoruz. Plan, tüm taraflar için, özelikle Kıbrıslı Türkler için en iyi çözümdür ve en iyi fırsattır. İki hafta önce Lükemburg'da Türkiye ile yapılan Ortaklık Konseyi toplantısı sonrasında, Annan Planı'nın Kıbrıslı Türkler için en iyi plan olduğu ifade edildi. Tekrar etmek istiyorum Annan Planı, uluslararası topluluk, BM tarafından, şu ana kadar Kıbrıslı Türklere sunulan en iyi plandır; planda daha önce hiç sunulmamış kurucu devlet, uluslararası temsiliyet ve daha önce bahsedilmemiş eğitim alanlarında uluslararası anlaşma yapma gibi haklarınız var. Annan Planı'na alternatif yok ... Annan Planı dışında başka bir yönde ilerleme imkanı ve seçeneği de yok. Derogasyonları göz önüne alırsak, geçiş süreci için düzenlemeler var. Bu düzenlemeleri görmek istiyoruz, çünkü bunlar belli oranlar, belli prensiplere göre yapıldı. Annan Planı'nda yer alan her ek olduğu gibi duruyor. Bunlar BM tarafından AB'ye önerilenlerdir. Bir çok kez dile getirdiğim gibi yeniden söylemek istiyorum, AB içerisinde Kıbrıs'ı tek ses olarak görmek istiyoruz. Tek ses olan bir Kıbrıs istiyoruz. Verimli bir Kıbrıs görmek istiyoruz. Bizim kurallarımızı tam olarak uygulayabilecek bir Kıbrıs görmek istiyoruz. Bunun yanında, AB müktesebatının kurallarının ve normlarının sorununun çözümüne bir engel olmayacağını ve olmaması gerektiğini söyledik.
Ergüçlü: Bu ülkede dün tarihi bir olay oldu. Kıbrıs Türk liderliği sınır kapılarının kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye geçmek isteyenlere açtı. Bu beklenmeyen bir şeydi, özelikle benim için. Büyük kalabalıklar halinde insanlar karşı tarafa geçtiler ve hem kuzeyde hem de güneyde bir dostluk havası yaşandığını gözlemledik. Bunu nasıl algılandınız? Sizce, bu olumlu bir takım adımlar atılmasına katkı sağlar mı?
Meer: Şunu söylememe izin verin. Yaşanan duyguları, mutluluğu, neşeyi, göz yaşlarını, merakların şu an için bir şekilde giderilmiş olmasını anlıyorum. İnsanlar, 29 sene gibi uzun zaman kendi gözleriyle ne olduğunu görme şansına sahip değildiler. Eski arkadaşlarını ve eski okullarını yeniden görmelerini, evliliklerini kutluyor olmalarını anlıyorum. Hepimiz insanız ve bunlar anlaşılabilir. Ancak bu Kıbrıs sorunun çözmenin yolu değildir. Kıbrıs sorunun çözümü ancak Annan Planı zemininde kapsamlı bir çözüm ile mümkündür. Hükümetlerin, toprak, güvenlik ve mal-mülk konusundaki belirli düzenlemeleri ile mümkündür. Şu anki gelişme buna bir alternatif oluşturamaz ve oluşturmamalı. Biz, BM'ne müzakere sürecinin yeniden başlaması için tüm diplomatik çabalarımızı ortaya koyarak yardımcı olacağız.