18/6/2003

 

Ergüçlü: Sayın Büyükelçi Thomas Weston, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı’nın Kıbrıs Özel Koordinatörü. Bize bu mülakatı verdiğiniz için teşekkür ederiz. Ziyaretinizi, Kıbrıs konusunda yeni bir adımın başlangıcı olarak görebilir miyiz? Görüşmelerin eylül ayında yeniden başlaması için Amerika’nın girişim yaptığı yönünde söylentiler var. Bu söylentiler arasında, Başkan Bush’un da kişisel olarak görüşmelerin başlamasıyla yakından ilgileneceği de yer alıyor. Tüm bu haberlerin doğruluk derecesi ne?

 

Weston: Ben, bu ziyaretimi Amerika’nın adada bir çözüm bulunması için bir şeyler yapılması gerektiği inancının devamı olarak görüyorum. Lahey’de, çözüm konusunu referanduma götürerek Kıbrıs’taki halkların kendi geleceklerine karar vermeleri için yapılan görüşmelerin bir sonuca ulaşmaması büyük  hayal kırıklığı yaratmıştır. Biz, Kıbrıs sorununun çözümü için Genel Sekreteri desteklediğimizi ifade ettik. Adaya ve diğer yerlere, bir çözüme ulaşılmasına destek vermek için ziyaretlerde bulunuyorum. Ve çözümün, Annan Planı temelinde olduğuna inanıyoruz. Bu bağlamda, ziyaretim yeni bir adım değildir. Amerika, Annan Planı’na alternatif bir plan sunmuyor. Ama bir başka açıdan, yeni bir adımdır. Çünkü büyük bir hayal kırıklığı yaşanmıştır. Konuyu, uluslararası topluluğun, Kıbrıs sorununun çözümünün daha dinamik bir şekilde ele alınması ve bir sonuca ulaşılması kararlılığı çerçevesinde ele alıyoruz ki, bu da Genel Sekreter tarafından oldukça desteklenmiştir. Kıbrıs sorununun, Kıbrıs’ın  2004 mayısında AB’ye katılımından önce çözüme ulaşması oldukça önemlidir. Başkan Bushla ilgili soruya gelince, başkan bu sorunla uzun zamandan beri yakından ilgilenmektedir ve bir çözüme ulaşılması için bir takım kişisel adımlar da atmıştır ve kesinlikle bu yönde adım atmaya devam edecektir. Eylül ayında görüşmelerin yeniden başlaması ise, BM Genel Sekreterinin taraflardan talep ettiği siyasi iradenin ortaya konmasına bağlıdır. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderlerin göstereceği siyasi iradenin yanında Türk ve Yunan liderleri de aynı iradeyi göstermelidir. Bu, BM Genel Sekreteri’nin, doğrudan görüşmelerin yeniden başlaması için ortaya koyduğu bir gereklilikti. Bu nedenle, görüşmelerin yeniden ne zaman başlayacağı sorusuna direkt bir cevap veremiyorum. Ancak görüşmelerin Annan Planı temelinde en kısa zamanda yeniden başlamasını istiyoruz. Ve kesinlikle bunun en geç eylül ayına kadar olmasını istiyoruz... Çünkü bu tarihten sonra, tarafların masaya oturması ve planın referanduma sunulması için gerekli işlemleri, Kıbrıs’ın AB’ye katılacağı 2004 mayısına kadar tamamlaması güç bir olasılık olarak  görülüyor... Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz... Görüşmelere en geç eylül ayına kadar başlanmalıdır ve umarız öyle olacaktır.

 

Ergüçlü: Amerika, BM’nin en son planı olan Annan Planı’nın Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü için oldukça iyi bir zemin olduğunda ısrar ediyor. Ancak, Sayın Denktaş, planın masada olmadığını açıkladı. Sayın Papadopoulos ise planı zemin olarak kabul etmekte isteksiz davranıyor. Bu iki liderin pozisyonlarını değiştireceğini ve Annan Planı zemininde bir çözüm için çalışacaklarını umuyor musunuz?

 

Weston: İlk önce şunu söylemek isterim. Sadece Amerika değil, BM Güvenlik Konseyi’ndeki diğer ülkeler oybirliğiyle Annan Planı’na destek vermiştir. Avrupa Birliği de... Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde bulunan dört Avrupa Birliği üyesi ülke de buna destek verdi. Burada sadece Amerika’dan bahsetmiyoruz. Türk tarafında büyük bir hoşnutsuzluk olduğu, hatta planın reddedilmesi söz konusudur. Reddedilmesinin ötesinde, planın referanduma sunulması düşüncesine de karşı çıkılmaktadır. Kıbrıslılar, kendi geleceklerine karar verebilirler. Kıbrıs Rum tarafında ise, Kıbrıs Rum tarafının lideri ile Lahey’de görüştüm ve kendisi  planı tamamlayarak, referanduma sunmaya hazır olduklarını söyledi. Bir tarih de verdiler. Lahey’deki tutumunun devam ettiğini de yeniledi ve şimdi de Kıbrıs’ın mayıs 2004’te AB’ye katılımından önce bir çözüm bulunmasını desteklediğini söylüyor. Bu, Kıbrıs Rum liderinin plan konusunda bir takım endişeleri olduğu ya da olmadığı şeklinde yorumlanabilir, ancak Genel Sekreterin, Kıbrıs Rum liderinin planı referanduma sunması konusunda bir tereddüttü bulunmamaktadır. Sorun diğer  ilgili iki  tarafın ne yapacağıdır. Genel Sekreterin siyasi irade için gerekli olduğunu söylediği  Yunanistan ve Türkiye’nin yapacaklarıyla ilgilidir.... Kıbrıs Türk tarafının liderinin ya da daha genel olarak Kıbrıslı Türklerin ileride planı destekleme ve bir çözüme ulaşılması açısından nasıl bir tutum sergileyecekleri önemlidir. Biz, birtakım şeyleri ümit etmekle ilgilenmiyoruz. Biz en iyi sonucun elde edilmesi için çalışmalar yapıyoruz. Denktaş’ın Annan Planı’nın referanduma sunulması konusunda çok olumsuz tutum sergilemesi gerçeğine rağmen, biz elimizden gelenin en iyisinin yapılması yönünde çalışmalarımıza devam edeceğiz.

 

Ergüçlü: Amerika’nın gelecek hafta ya da ay içerisinde bu süreç içindeki rolünü nasıl görüyorsunuz?

 

Weston: Amerika, Birleşmiş Milletler’in tutumunu destekleyici yönde bir rol oynayacaktır ki, bu da esas olarak Kıbrıs’ta bir çözüm bulunmasıdır. Bu yönde gerekli olan her şey yapılacaktır; bu doğrultuda birlikte çalışmak için ilgili taraflarla  ve AB’deki dost ve müttefik üye ülkelerle bir takım görüşmeler yapılacaktır. Bu anlamda, Amerika Birleşik Devletleri’nin ilgili taraflarla üst düzeyde bir takım temaslarda bulunmasını bekleyebiliriz. Ziyaretim de bu çerçeve içerisinde yer almaktadır. Bu amaç doğrultusunda yapılan temasların bir devamı ve hatta önemli bir parçasıdır. Bu düzeydeki temaslar devam edecektir.

 

Ergüçlü: Eğer görüşmeler eylülde başlarsa, bu Kuzey Kıbrıs’ta bu yıl sonu yapılacak genel seçimlerin sonuçlarını etkiler mi?

 

Weston: Kıbrıs sorunuyla ilgili olan her hangi bir gelişmenin, Kıbrıs’taki siyasi gelişmeleri etkileyeceği gerçeğinden kaçınmak çok zor. Ancak, etkisinin ne olacağını tahmin etmek de zor, çünkü önce gelişmelerin ne olacağını bilmiyoruz. İkinci olarak, etkiler beklenmedik şekilde de olabilir. Gelişmelerin Aralık ayında yapılacak seçimler üzerinde etkisi kesinlikle olacaktır. Ancak, bu gelişmelerin ve etkilerinin ne olacağını söylemek şu an için çok zor.

 

Ergüçlü: Kıbrıs sorununun, çok önemli bir dönüm noktası olan Mayıs 2004’ten önce çözümlenmesine ihtimal veriyor musunuz?

 

Weston: Biz, bir çözüme ulaşmanın mümkün olduğunu düşünüyoruz.  Bir çözüme ulaşılması için tüm ilgili tarafların çok fazla çalışması gerektiğine inanıyoruz. Çözüme ulaşılması için insanların çalışacaklarını görüyoruz ve bunun olacağına ihtimal veriyoruz. Bu ihtimalin ne kadar yüksek, yüzde 50’den az mı fazla mı olduğuna gelince, bence bu ihtimal yüzde bir, ya da yarı yarıya bile olsa Mayıs 2004’ten önce Kıbrıs sorununa bir çözüm bulunması ihtimalini göz önüne alarak tüm dikkatimizi çözüme ulaşılmasına vermeliyiz.

 

 Ana Sayfa