8 Haziran 2005

Yorgo Vasiliyu'nun Ergüçlü'nün sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

ERGÜÇLÜ: Sn. Vasiliu, ilk olarak bizi Lefkoşa'ya tepeden bakan bu güzel manzaralı ofisinizde kabul ettiğiniz ve yoğun programınızdan zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Sn. Vasiliou, ilk olarak Kıbrıs sorununda şu anda nerede durduğumuza dair genel bir değerlendirmenizi almak istiyorum, daha sonra konuyu açabiliriz.

VASİLİYU: İlk olarak sizlere hoş geldiniz diyorum Ayrıca tanıştığımız için ve medya kuruluşunuz aracılığıyla Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızla iletişim kurma fırsatı doğmasından da çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. Buna ek olarak bu şekilde iletişim kurmanın adadaki atmosferi daha iyiye götürmesini umut ederek her zaman sizin için burada hazırm.

Şu anda neredeyiz? Her zaman oldukça olumlu düşünen biri olmam gerekiyor ama ne yazık ki verecek iyi haberim yok. Herkesin gördüğü gibi, şu anda bir çıkmaz içindeyiz. Geçen hafta, Sn. Prendergast sizin şu anda oturduğunuz koltukta oturuyor ve konuşuyor olmamıza rağmen pek de etkili şeyler olmuyor. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler (BM), bir yıl aradan sonra, umutla bir olasılığın doğması için büyük ilgi göstermesine rağmen, gazetelerden okuduğumdan yola çıkarak, BM, görüşmelerin başlaması için çağrı yapmaya henüz kendini hazır hissetmiyor. Bu iyi bir gelişme değil. Kişisel olarak, görüşmeleri en erken zamanda başlatmamız gerktiğine ikna olmuş durumdayım. Aksi halde mevcut durum devamlı kılınır ve acil olarak görüşmelere başlanacağına dair herhangi bir olasılık görülmeyen bu mevcut durum da sizin, ne de bizim için herhangi bir fayda getirmez. Buna paralel olarak, Kıbrıslı Rum veya Kıbrıslı Türk olsun, hükümetlerimize, çözüm olmadan dost kalmak istemediğimizin mesajını vermenin, tüm Kıbrıslıların öncelikli görevimiz olduğuna inanıyorum. Adanın bölünmüşlüğü kesinlikle kabul edilemez ve kimseye de fayda getirmez. Çözüm olduğu takdirde önümüze muhteşem olasılıklar çıkacak.

ERGÜÇLÜ: Sn. başkan, hemen hemen herkes, adadaki mevcut durumun, statükonun sürdürülemeyeceği konusunda aynı fikirde. Ancak Sn. Papdopulos bu düşüncelerle aynı çizgide değil çünkü görüşmelerin yeniden başlaması için herhangi bir girişimde bulunmuyor, hatta Kıbrıslı Türklerin yeni lideri, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile bir araya gelmekten de kaçınıyor. Sn. Papadopulos'un duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

VASİLİYU: İlk olarak bu konuda daha önce resmi açıklamalarda bulunduğumu söyleyerek sözlerime başlayayım. Benim görüşüme göre, her iki toplum liderinin, Sn. Papadopulos ve Sn. Talat'ın, pazarlıklar için değil de, buzları kırmak adına, havayı olumlu kılmak için gerekli ortamın oluşmasını sağlamak adına resmi olamayan bir şekilde görüşmeleri gerekirdi.

Bizim taraftaki görüş pek iyi değil. Sn Papadopulos'un görüşü, sosyal nedenlerle bir araya gelmenin mevcut durum için herhangi özel bir yararı olmayacağı yönünde. Önemli olan müzekerelerin başlaması ve bunun çağrısını yapmak Bu da BM'ye düşer. Bu bizim tarafın resmi çizgisi. Bunun bu kadar açık olmasının sebebi ise, şu anda biz hâlâ, belki de her iki taraf da durumlarını biraz daha düzeltmek, daha fazlasını koparmak için oynuyor. Bir çeşit zemin yoklaması. Ancak bu zemin yoklamasının fazla uzun sürmemesini umuyorum.

ERGÜÇLÜ: Umarız sürmez. Biraz da son zamanlarda mal mülk meselesi kapsamında açılan davalardan bahsetmek istiyorum. Kuzeyde, Kıbrıslı Türklere bireysel olarak yönelen bu gibi girişimlerin iki toplum arasındaki gövensizliğin oluşumuna yardımcı olacağı ve milliyetçi eğilimlerin donmasına yol açacağı düşünülüyor. Kuzeyde bu yönde endişe mevcut. Siz bu durumu nasıl görüyorsunuz?

VASİLİYU: İlk once bir şeyi açıklığa kavuşturalım. İlk olarak demokratik bir toplumda yaşıyoruz ve tüm bireyler düşüncelerini uygulamaya geçirme konusunda özgür. Durumu, bir kişi mahkemeye başvurmaya karar verdiği zaman bunu devlet zoruyla veya başka bir durum karşısında yaptı diye yorumlamak yanlış olur. Ne yazık ki, veya iyi ki herkes, yapması gerektiğini düşündüğü şeyleri yapmakta özgür. Bu bir Konunun içeriğine baktığımız zaman ise, Kıbrıs konusunun mahkemelerde çözüleceğine inanmıyorum.

Kıbrıs sorunu politik bir sorun.

ERGÜÇLÜ: Mal-mülk meselesi de sorunun bir parçası

VASİLİYU: Elbette bir parçası. Ancak Kıbrıslı Rumların, Kıbrıslı Türkleri evlerinde oturdukları için mahkemeye vermesinin herhangi bir anlamı yok. Ancak diğer taraftan, gayrı yasal olarak değil de Annan planında sağlanan haklardan yola çıkarak, diyelim ki, birileri on dönümlük bir araziden on tane arsa çıkarıp bunları İngilizlere veya Fransızlara satmaya karar verirse Diğer bir deyişle Kıbrıslı Rum'a ait bir malı, malın kime ait olduğunu bilmesine rağmen ve ona ait olmadığını bilmesine rağmen alırsa

ERGÜÇLÜ: Ve üzerine inşaat yaparsa

VASİLİYU: Ve üzerine inşaat yapar ve bir İngilize satarsa bu gayrı yasaldır. Ve burada, malın esas sahibi bu gibi olayların olmasını engellemek için her yolu deniyor. Benim düşünceme göre, Kıbrıs Türk makamlarının bu gibi olayları teşvik etmesi iyi bir şey değil çünkü sorunun çözümünü daha karmaşık bir hale getirir. Tekrar ediyorum; İki durum arasındaki farkı görelim. Şimdi eğer siz derseniz ki, "Peki Kıbrıslı Türkler nasıl yaşayacak?" Ben de 'şimdiye kadar nasıl yaşadılarsa öyle yaşayabilirler' derim. Eğer istedikleri turistik tesis ise, yetkililerin üzerine otel kurabileceği veya otel kurulması için uzun vadeli kiralayabileceği oldukça fazla Kıbrıslı Türk arazisi, devlat arazisi ve Evkaf'a ait arazi mevcut olduğundan eminim. Bu gibi durumların anlayışla karşılanacağına inanıyorum, çünkü bu durumda mülkiyet hakkı çözüm olana kadar hem ellerinde kalacak hem de Kıbrıslı Türklerin ve bölgelerinin kalkınmasına yardımcı olacak. Biraz da bu yöne konsantre olmamız gerektiğine inanıyorum. Sadece başkalarının malını çalıp başkalarına satan ve herkes için sorun yaratan bireylerle değil.

ERGÜÇLÜ: Kıbrıs Rum basınına göre hükümet tarafından oluşturulan ve insanları dava açmaları için teşvik eden bir kurum var

VASİLİYU: Böyle bir kurumdan haberim yok.

ERGÜÇLÜ: Mahkemeye gitmek isteyenleri

VASİLİYU: Bilmiyorum, daha önce böyle bir şey duymadım

ERGÜÇLÜ: Evet ama Kıbrıs Rum basınında yazıyordu

VASİLİYU: Eğer böyle bir şey varsa benim için sürpriz olacak. Olduğunu da sanmıyorum, ancak bu konuda bir şey bilmediğimi kesinlikle söyleyebilirim.

ERGÜÇLÜ: Sizi kişisel olarak ilgilendiren bir şey daha var. Bu soruyu size mi, yoksa Bayan Vasiliu'ya mı sorsam bilmiyorum

VASİLİYU: Buyurun. İstediğiniz her şeyi sorabilirsiniz.

ERGÜÇLÜ: Kuzeyde, Bayan Vasiliyu'nun, güneydeki yerel tutuklama emrinin Avrupa tutuklama emrine dönüştürülmesini sağlayan yasa değişikliğine katkı koyduğu yönünde dedikodular çıktı.

VASİLİYU: Bu dedikodu değil, bu bir gerçek. Andrulla (Vasiliyu); adadaki mevcut yasanın, eskisinin değiştirilmesi için meclise bir önerge verdi.

ERGÜÇLÜ: Herhalde İngiliz yasası.

VASİLİYU: Detaylarla fazla aşina değilim Mevcut olan İngiliz yasası, altı ay mı, üç ay mı veya böyle bir şey, ceza vermeyi zor hale getirdiği için Avrupalaştırıldı. Bayan Vasiliu'nun düşüncesi, size daha önce de açıkladığım gibi, birkaç bireyin kendisine ait olmayan malı alıp da bundan yarar sağlayarak Kıbrıs sorununun çözümünü daha da karmaşık hale getirmelerini engellemekti. Burada kâr yapılıyor, inşaatlaşma var, İngilizlere satılıyor ve günün sonunda bir de bakıyorsunuz ki herkes işin içinde. Bu yasanın, evlerini tamir etmek isteyen veya ev yapmak isteyen Kıbrıslı Türklere karşı olması Bayan Vasiliyu'nun aklından bile geçmedi. Her halukarda, bildiğimiz şekliyle Annan planı, 2002'ye kadar yapılan tüm inşaatları kabul edilebilir addetmişti. Bayan Vasiliyu'nun düşündüğü değişiklik bunun çerçevesindeydi.

ERGÜÇLÜ: Anlıyorum. Sn Vasiliyu, Kıbrıslı Türkler, içinde bulunduğumuz çıkmaz nedeniyle oldukça büyük hayal kırıklığı yaşıyor.

VASİLİYU: Haklılar da

ERGÜÇLÜ: Bu durumda Kıbrıslı Türklere ne gibi bir mesaj verebilirsiniz?

VASİLİYU: İlk olarak hayal kırıklıklarını gayet iyi anladığımı belirtmek isterim. Kuzeyde, geçmişte Sn. Denktaş'ın baskın poziyonundan bugün Sn. Talat'ın düşüncelerine gelene kadar müthiş bir değişim yaşandı. Kıbrıslı Türklerin de büyük bir çoğunlukla barışa evet demeleri de en iyisi Bu durumda yaşadıkları hayal kırıklığını anlıyabiliyorum. Ancak hayat böyle. Hayatta her şey istediğiniz doğrultuda ilerlemiyor. Bu durumda benim düşüncelerim, madem ki herkes Kıbrıs sorununun çözülmesi ve adanın birleştirilmesi gerektiğine inanıyor ve böylece herkes için kalkınma ve refah için gereken şartların oluşturulacağının düşünüyorsa devam etmeliyiz. Umudumuzu kaybedip karamsarlığa düşmemeli, zorluklara rağmen ilerlemek için ısrarlı olmalıyız. Çünkü mevcut durum gayet mantıksız. Zorluklara rağmen, başaracağımıza ikna olmuş durumdayım. Bu yüzden umudumuzu korumak gerek.

ERGÜÇLÜ: Pes etmeden çabalamaya devam etmeliyiz.

VASİLİYU: Aynen öyle

ERGÜÇLÜ: Sn. Vasiliyu, bize bu ropörtajı verdiğiniz için çok teşekkürler.

VASİLİYU: Ben teşekkür ederim.

Ana Sayfa