26 Ekim 2005

Süleyman Ergüçlü, İngiltere Başbakan Yardımcısı John John Prescott'a şu soruları yöneltti:

ERGÜÇLÜ: Birleşik Krallığın Başbakan Yardımcısı, yoğun gündeminiz arasında bize bu mülakatı verdiğiniz için çok teşekkür ederiz. İlk olarak bize ziyaretinizin amacından biraz bahsedebilir misiniz?

PRESCOTT: Burada AB dönem başkanlığı adına ve ayrıca İngiltere hükümetinin bir üyesi olarak bulunmaktayım. Ayrıca, bu sabah (dün sabah) Cumhurbaşkanı Papadopulos ile Avrupa topluluğuna yeni katılımlarla ilgili rapor hakkında görüş alışverişinde bulunup, İngiltere Dönem Başkanlığı'nın konuları üzerindeki gelişmelerden bahsettim; İngiltere'nin mali perspektifi, ortak tarım politikası, yapısal fonlardaki değişiklikler... İngiltere dönem başkanlığı sırasında yerine getirmek için aldığımız tüm yükümlülükler... Bu kapsamda, tüm ülkelere ziyaretlerde bulunuyorum. Dün Slovenya'daydım, Kıbrıs'tan Hırvatistan'a geçeceğim ve tüm bu ülkelerle görüş alışverişinde bulunduktan sonra geri dönüp raporumu sunacağım. İngiliz Hükümeti olarak, özel bir yeri ve gelenekleri olan Kıbrıs ile ilgili bu fırsatı değerlendirip aynı zamanda buradaki zorluklar hakkında görüş alışverişinde bulundum. Buraya, Başpiskopos Makarios ile tanıştığım 1959 yılından bu yana geliyorum. O zamanlar seyahat gemisinde garsondum... Buraya duyduğum ilgi nedeniyle de adayı ziyaret etmekteyim.

ERGÜÇLÜ: Her iki tarafın liderleri ile görüştünüz. Eminim ki, Kıbrıs sorunu gündeme geldi. Onlarla görüştükten sonra edindiğiniz izlenimler nelerdir?

PRESCOTT: Tabii ki, adanın bölünmüşlüğü ve nasıl bölündüğü hakkındaki güçlü duyguları göz önünde bulunduruyoruz. Açıkça bugünün insanlarının davranışlarını etkiliyor. Ancak Annan Planı'nın gösterdiği gibi insanların da bu durumdan bir çıkış yolu aradığını her zaman düşünmekteyim. Bunun, çözümlenmesi güç sorunların varlığına rağmen halen mevcut olduğu kanısındayım. İlerlemenin yolu karşılıklı anlayış ve diyalogla mümkün olabilir. Tabii ki şu anda adanın Avrupa Birliği'nde olması, BM tarafından bulunacak bir anlaşmanın AB normları çerçevesinde olacağı tüm taraflarca kabul edilmektedir. Bu da durum ne olursa olsun ilerlemenin tek yoludur. Bu arada, bazı gelişmeler olmaktadır; son yıllarda gelişme gösteren yeşil hattan karşılıklı geçişler, mali yardım ve doğrudan ticaret programı, ki bu konuda adanın kuzeyinde neler yapılabileceği konusunda çalışıyoruz. Tüm bunlar, zorluklara rağmen, toplumlar arasında sağlanacak daha güçlü işbirliği için ileriye yönelik adımlardır.

ERGÜÇLÜ: Türkiye'nin katılım sürecinin bu sorunu nasıl etkileyeceğini düşünüyorsunuz?

PRESCOTT: Bildiğiniz gibi, İngiltere Dönem Başkanlığı olarak, Türkiye ile müzakerelerin başlamasına büyük önem verdik ve bunu başardık. İngiltere'nin Türkiye için çalıştığını düşünenler var, ancak bu AB'nin bir zorunluluğuydu. Eğer Türkiye müzakerelere başlamak istemişse, ki başladı da, biz de İngiltere Dönem Başkanlığı olarak müzakereleri başlatma sorumluluğunu taşıyorduk. Aynı zamanda, Hırvatistan'ı da bu sürece dahil ettiğimizi söylemekten memnuniyet duyuyorum, ancak bunu yarına bırakıyorum. Türkiye'nin AB'ye aday üye ve gümrük birliği üyesi olarak bazı sorumluluklar üstlenmesinin iyi bir etken olduğunu düşünüyorum.

ERGÜÇLÜ: Kıbrıs sorunu hakkında yakın bir gelecekte herhangi bir girişim öngörüyor musunuz?

PRESCOTT: Sanırım bu davada adaleti bulmak ve mümkün olduğu yerde bir anlaşmaya varmak herkesin üzerine düşen bir sorumluluktur. Sizin de bahsettiğiniz gibi devam eden diyalog ve AB'nin bu konudaki arzusu ki, AP Başkanı'nın adaya yaptığı ziyarette de belirttiği gibi, Avrupa'daki insanlar buranın "AB'nin bir parçası olduğunu, bölünmüşlük görmek istemediklerini, çözüm arzuladıklarını" ifade etmiş ve biz de bunun gerçekleştirilmesi için çok çalışacağız.

ERGÜÇLÜ: Birleşik Krallık bu durumda nasıl bir rol üstlenmeyi düşüyor?

PRESCOTT: Sanırım ki garantör güç olmamız bize özel bir sorumluluk yüklüyor. Garantör olarak bir rolümüz var. Burada AB içinde devam eden İngiltere dönem başkanlığı olarak da bir rolümüz bulunuyor ve tabi ki Kıbrıs'ta bir çözüm yönünde devam ettirdiğimiz özel bir bağ var. Bu nedenle, herkes kadar, hatta herkesten daha çok çalışıp, tarafları ortak bir anlaşma konusunda etkileyebileceğimizi göreceğiz.

ERGÜÇLÜ: Sayın Prescott, Kıbrıs Türk lideri sayın Talat'ın yakında Londra'yı ziyaret etmesi bekleniyor. Bu konuda belirlenmiş olan kesin bir gün veya bu yönde herhangi bir işaret var mı?

PRESCOTT: ªu anda belirlenmiş herhangi kesin bir tarih yoktur. Ancak, başbakanım Kıbrıs'ın içinde bulunduğu durumla aynı konumda olan ülkelerin toplum liderleri hakkında sürekli kendisini bilgilendiriyor. Böyle bir görüşmenin ayarlanmış olması benim için sürpriz olmaz ancak tarih henüz kesin değil.

ERGÜÇLÜ: Kıbrıs Türk halkına nasıl bir mesaj vermek istersiniz? Gelecekten ne beklemeliler?

PRESCOTT: Referandum ile gelecek bir anlaşmanın, Annan Planı ile birlikte Avrupa üyesi olmanın beklentisini de içerdiğini fark ettim. Öyle sanıyorum ki bu olasılık içerisinde adada daha geniş bir refah beklentisi mevcuttu. Aynı zamanda Avrupa kabullendiğimiz ülkeler arasında ayrımcılık yapmadığımıza bağlı olarak Avrupa topluluğu tarafından tanınmışlık istemini de içeriyor. Sanırım ki Kıbrıs adasındaki Türk toplumundaki bireyler, Avrupa Birliği üyeliğiyle gelecek barış ve refaha ulaşmak istiyorlar ve biz de bunu engelleyen güçlüklerin üstesinden gelmek zorundayız. Yardım etmek için de elimizden geleni yapacağız.

 Ana Sayfa