15 Temmuz 2001

 

Temmuz sıcağı

 

   Temmuz ve ağustos ayları hepimiz için acı tatlı anılarla doludur... Korkular, mutluluklarla doludur... Faşist Yunan darbesini ve yansımalarını 15 Temmuz’da yaşadık...

   Bugün, bu kanlı darbenin yıldönümü...

   Kurtuluşu, mutluluğu, özgürlüğü yine temmuz sıcağında yaşadık... 20 Temmuz... Rum’a, Yunan’a “Dur” diyen Barış Harekatı...

   Kıbrıs Türklerini topluca imha ederek adayı Yunanistan’a bağlama amacını güden darbe olduktan sonra “Ya Türk askeri gelmezse?” korkusunu, 20 Temmuz’da da “İşte nihayet geldiler...” mutluluğunu yine temmuz sıcağında yaşadık...

   Zor günlerdi o günler... Bir daha yaşamak istemeyeceğimiz, çocuklarımıza yaşatmak istemeyeceğimiz zor günler...

 

*****

  

   Her temmuz ve ağustos aylarında, gazeteler mevlit ve anma ilanları ile doludur... “... direnişinde kahramanca savaşırken şehit düşen oğlumuz ... Seni hiç unutmayacağız...”

   Bu ilanları, her yıl, bu aylarda teker teker okurum... Gözlerim nemlenir... Ama yine de okurum... Çünkü o basit ilancıklarda bir tarih gizlidir...

   “Bu direniş kime karşıydı? Niçin direnişe ihtiyaç duyulmuştu? Şehit olmayı göze alarak savaşmayı gerektiren nedenler neydi?” İşte o ilanlara bakarak sorabileceğiniz bu soruların yanıtları, Kıbrıs Türkü’nün tarihidir...

 

*****

 

   Her temmuz ve ağustos ayında, anılarım canlanır... 20 yaşında Mücahitlik görevini yapan bir genç olarak 1974’te, darbeyi ve Barış Harekatı’nı yaşadım... Yani savaşı tattım... Bu acı bir tat... Dilerim dünyada kimse tatmak zorunda kalmaz... Biz tatmak zorunda kaldık... Canımızı, namusumuzu koruyabilmenin başka yolu yoktu... Başka seçenek yoktu....

   Bizden önceki nesil bu kavgaya, ben daha 4 yaşımdayken, 1958’lerde başlamıştı... Bizimkinden çok daha riskli, çok daha zor bir kavgaydı... Biz üniformalı Mücahitlerdik... Onlar yeraltında savaşan gizli bir direniş örgütünün mensupları...

   Temmuz insana bunları da hatırlatıyor... Çünkü Kıbrıs Türkü’nün kurtuluşunun temelleri o direnişle atılmıştı... 20 Temmuz’a, o günlerden yola çıkarak gelmiştik...

 

*****

 

   İşte hep bunlar anılarımda canlanır... Ve düşünürüm... Ya Türkiye 20 Temmuz’da gelmeseydi veya geç kalsaydı ne olurdu?

   Ne bu satırlar yazılır, ne de okunurdu...

   Ama çok şükür ki Türkiye geldi... Tam zamanında geldi...

   Ve yazabiliyoruz... Ve okuyabiliyorsunuz...

   Çok şükür ki Türkiye geldi...

   Bütün sorunlarımıza rağmen, kendi devletimizin çatısı altında, bayrağımızın gölgesinde, güvenlik içinde yaşayabiliyoruz...

   Çok şükür ki Türkiye geldi....

   Medeni insanlar için doğal bir olgu olan, fakat bize çok görülen, yaşama hakkını kullanabiliyoruz...

   Çok şükür ki Türkiye geldi...

   Özgürlüğün kokusunu ciğerlerimize çekebiliyoruz...

Ana Sayfa