4 Ağustos 2001

 

Görüşmeler için doğru zemin

 

   Cumhurbaşkanı Denktaş’ın, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan’la görüşme tarihi kesinleşti... Bu görüşmenin amacı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Güney Kıbrıs arasında görüşmelerin başlaması yönünde görüş alışverişinde bulunmak ve imkanları araştırmak olacaktır...

   Görüşmelerin başlaması öncesinde yapılacak bu tür temasların, görüşmelerin başarısı açısından hayati önem taşıdığı ortada... Çünkü gerekli hazırlık yapılmadan, gerekli altyapı oluşturulmadan yapılacak görüşmelerden bir sonuç çıkması beklenemez...

 

*****

 

   Başlaması muhtemel görüşmeler, teorik olarak, dolaylı veya dolaysız, iki taraf arasında yapılacaktır... Ve bir de BM Genel Sekreteri var... Annan, BM kararlarının kendisine verdiği görevle, bu görüşmelerde taraftır...

   Birleşmiş Milletler kararları, Genel Sekreter’e, “Kıbrıs’ta tüm göçmenlerin yerlerine geri dönmelerini sağlama”, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, bağlantısızlığı ve toprak bütünlüğünü koruma” görevleri vermiştir...

   Esas görevi bu olan Genel Sekreter, bu durumda, masada üçüncü bir taraftır, ve Rumların bile hayal etmekten çekindikleri bir çözüm formülünü savunmak durumundadır... BM kararlarında öngörülen çözüm dışındaki herhangi bir formül, Genel Sekreter tarafından, haklı olarak, “BM kararlarına aykırı” olarak değerlendirilecektir... Yani Genel Sekreter’in esneklik payı yoktur...

 

*****

 

   Peki ne yapılmalıdır?... BM Güvenlik Konseyi yeni bir kararla, Genel Sekreter’in görevlerini yeniden tarif etmesi gerekmektedir... Bu tarif de, şu anda olduğu gibi, kesin çizgiler değil, esnekliğe imkan verecek ifadelerle yapılmalıdır...

   Rum tarafının böyle bir düzenlemeye sıcak bakması mümkün değildir... Çünkü gerçek dışı BM kararlarına dayanan BM Genel Sekreteri, kendilerinin bile savunmaya cesaret edemediği kavramları savunmakla görevlendirilmiştir... Rumların böyle avantajlı bir pozisyonu terk etmelerini istemek, onları rahatsız edecektir...

 

*****

 

   Ama Türk tarafının önünde de başka alternatif yoktur... Rumlar rahatsız olsa da, Birleşmiş Milletler mekanizması zorlansa da, yeni bir görüşme deneyimi öncesinde, BM Genel Sekreteri’nin görevlerinin yeniden tanımlanması kaçınılmazdır... Eğer görüşmelerden herhangi bir sonucun çıkması isteniyor ve bekleniyorsa, bu adımın atılması kaçınılmazdır...

   Aksi takdirde, Türk tarafı, “her şeyi isterim, hiçbir şey vermem” diyen Rum tarafına ilaveten, “tüm göçmenler yerlerine dönmeli, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin bağımsızlığı, bağlantısızlığı ve toprak bütünlüğüne dokundurtmam” diyen BM Genel Sekreteri ile de uğraşmak durumunda kalacaktır...

 

*****

 

   BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’la ilgili görevleri, 365 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararıyla onaylanan 3212 sayılı BM Genel Kurulu kararıyla 1 Kasım 1974’te tanımlanmıştı... O günden bugüne çok şey değişmiştir... Taraflar arasında karşılıklı nüfus mübadelesi anlaşması, 1977, 1979 doruk anlaşmaları yapılmıştır... Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur...

   Bu gerçekleri dikkate almayan, çağdışı kalmış BM kararları artık değiştirilmeli ve görüşmelerde ayak bağı olmaktan çıkarılmalıdır...

 

Ana Sayfa