24 Haziran 2002
Bu gururu yaşamak hakkımız
Cumartesi günü müthiş bir heyecan yaşadık... Maçta, millilerimiz üstün oynamalarına rağmen gol bir türlü gelmiyordu... 90 dakika bitti, hâlâ gol yok... Maçı izliyoruz, Şenol Güneş yüreği ağzında oturuyor... Aynen bizler gibi... Ve arkasından İlhan Mansız’ın her anlamda “altın” olan golü geliyor... Mutluluktan ağlayarak birbirimize sarılıyor, zıplıyoruz...
Çünkü bu başarıyı hak etmiştik... Çünkü yıllardan beridir, dinamik ve yaratıcı olan ulusumuzun bütün değerlerinin çeşitli nedenlerle köreltilmesi kader değildi... Çünkü artık Türk olduğumuz için yabancılar tarafından horlanmaktan, aşağılanmaktan bıkmıştık... Çünkü artık içimizdeki ezilmişliği atmanın, Türk olmanın gururunu yaşamanın zamanı gelmişti...
Ve Türk Milli Takımı bize ihtiyacımız olan enerjiyi, açlığını duyduğumuz gururu, özlediğimiz başarıyı verdi...
“İşte biz buyuz” dememize imkan sağladı, “İşte Türk’ün başarısı” diyerek övünmemize fırsat verdi...
Emeği geçen herkese teşekkürler... Başarılarının devamını dileriz... İnşallah finale kalırlar, kupayı alırlar ve belki bir süre sonra, tüm milli takımımız, ellerinde kupalarıyla KKTC’yi ziyaret ederler... Ve bize, yaşattıkları bu coşku için onlara teşekkür etme, o büyük kupaya dokunma fırsatı verirler...
*****
Maç bitince yer yerinden oynadı... Dünya yüzünde Türklerin yaşadığı her yerde Türkler sokaklara döküldü ve başarımızı kutladık... Ancak bu gibi toplu kutlamalarda müzik çok önemli bir araçtır... Kalabalığın toplu hareket etmesini, coşkuyu paylaşmasını sağlar... İşte bu noktada bir eksiklik vardı... Tarkan’ın yaptığı, güzel, ama kalabalıkları sürükleme, milli duygulara hitap etme faktörlerinden yoksun şarkısı bu iş için yeterli değildi... Biraz daha marşımsı, biraz daha söylenmesi, hatırlanması kolay bir şarkı olmalıydı...
Nitekim televizyonda Ankara Kızılay Meydanı’ndaki kutlamaları izlerken, halkın hep bir ağızdan, basketbol milli takımımız için yazılmış “12 Dev Adam” şarkısını söylüyorlardı...
Finale kadar daha zamanımız var... Belki yetkililer bu konuda bir şeyler yaparlar...
*****
Dün bana bir e-mail geldi... Georgios Pallis isimli birisinden... Belli ki dünkü gazetemizi internetten görmüş ve onun üzerine yazmış... Kimdir nedir bilmiyorum... Hatta gerçekten böyle birisi var mı yok mu onu da bilmiyorum... Ama yine de bu e-maili ve verdiğim yanıtı sizlerle paylaşmak istedim:
“Enerjini boşuna harcama. Dünya Kupası’ndaki başarınız tamamen bir şans eseridir. Siz gelişmemiş bir ülkesiniz ve sizin geleceğiniz olumsuz olacak. Sabırlı ol. Birkaç yıl içindeki Atatürk heykellerini yıkacaksınız, Lenin heykellerinde olduğu gibi. Unutma! Senin ülken sonsuza kadar yoksul kalacak. Yunanistan’da olduğu gibi başarılı bir ekonominiz hiçbir zaman olmayacak. İstatistiklere bakıldığında, sizler dünyanın en akılsız ve cahil halklarından birisiniz. Kaderiniz, yoksul, gelişmemiş ve cahil olmaktır. Gerçekleri söylediğim için özür dilerim ama gerçekleri kimse inkar edemez.
G. Pallis”
Bu e-maile, Türk olmanın verdiği gurur ve hoşgörü ile şu cevabı verdim:
“Komşularını sev (Love thy neighbour) cümlesi kime aittir? Yunanistan’ın geleceği için en iyi dileklerimi sunarım.
Süleyman Ergüçlü.”
Bu dostumuza iyi dileklerini sunmak isteyen olursa e-mail adresi georgiospallis@hotmail.com’dur...