5 Ağustos 2002
Umut vermiyorlar
Köşe yazarımız, arkadaşımız Hasan Hastürer, geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs’ta kilit noktalardaki adamlarla görüştü, mülakatlar yaptı... Önce, doğrudan görüşmelerde önemli bir pozisyonu olan, halen Rum Cumhurbaşkanlığı için adından söz edilen Başsavcı Markides, arkasından da Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği ile ilişkilerini yürüten eski Rum Cumhurbaşkanı Vasiliu ile yapılan mülakatları yayınladık... Bugün de, önümüzdeki Şubat ayında yapılacak Rum Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde en güçlü aday olarak görülen Tassos Papadopulos’la yapılan mülakatı yayınlıyoruz...
Bu mülakatların, muhataplarımızın ne düşündüklerini, ne kadar samimi olduklarını ortaya koyması ve Kıbrıs Türkünü bu konuda bilgilendirmesi açısından çok önemli olduğu inancındayız... Çünkü bu adada, eğer bir anlaşma yapacaksak, işte bu kişiler ve onlar gibi düşünenlerle yapacağız... Ne düşündükleri öğrenmemiz son derece önemlidir...
*****
Başsavcı Markides, Güney Kıbrıs’ta kilit isimlerden biri... Doğrudan görüşmelere katılıyor... Katılmakla kalmıyor, Rum görüşünün belirlenmesinde önemli rol oynuyor... Şubat ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayı istiyor... Bu konuda arayışlarını sürdürüyor ancak komünist AKEL partisinin Tassos Papadopulos’u desteklemeyi kararlaştırmasından sonra pek şansı kalmadı gibi görünüyor...
Onunla bir kez bir mahkemede karşılaşmıştık... İnsan hakları ile ilgili bir davada ben şahittim... Ve Markides Rum Yönetimi’nin temsilcisi olarak beni sorgulamıştı... Başsavcı Markides, ağırbaşlı, dengeli, ciddi bir hukuk adamı... Üzerimde bıraktığı izlenim buydu... Ben Türk tarafını savunuyordum, o da bunun aksini kanıtlamaya çalışıyordu... Son derece doğal... Toplumunun çıkarlarını her şeyin üstünde tutuyordu... Yapması gerekeni yapıyordu...
Sonra Hasan Hastürer’e verdiği mülakat... Orada da kendi toplumunun çıkarlarını ön planda tutuyor, ama bizlere de hoş görünebilecek bazı cümleler kullanıyordu... Ama neticede, yine, Rum tarafının çıkarlarını koruyordu...
*****
Arkasından Vasiliu geldi... Vasiliu, Cumhurbaşkanlığı döneminde de, ondan sonra da hep ticari zihniyetle hareket etmiştir... Değişik bir de yaklaşımı var... Rum tarafının kesinleşmiş kalıplaşmış politikalarını çok değişik paketlemelerle piyasaya sürme yeteneği var... Söyledikleri ilk anda kulağa hoş gelebiliyor... Ancak incelendiğinde, Papadopulos’tan, Klerides’ten farklı konuşmadığını anlıyorsunuz...
Falan parti lideri, bir toprak düzenlemesi sonucunda evlerini terk etmek durumunda bırakılacak Türklere apartmanlar yapılmasını önerirken, Vasiliu “onlara şimdiki evlerinden daha güzel evler yaparız” diyor... Aradaki fark bu... “Bugünkü durum 28 yılda kemikleşmiştir... Herkes yerinde otursun...” demiyor... “Bu adada insanlar yeterince yerlerinden söküldü, bundan sonra bunu tekrarlamayalım...” demiyor...
*****
Ve bugün Tassos Papadopulos... Lütfediyor... Bize, “Kıbrıs Cumhuriyeti” içinde tüm vatandaşlar gibi eşit haklar öneriyor... EOKA katillerini “bölgesel çete reisleri” olarak tanımlayarak, Makarios yönetimini ve kendisini aklamaya çalışıyor...
“Beni” diyor Sayın Papadopulos, “bazı Rum gazetelerinin yansıttığı gibi görmeyin... Beni geçmişte yaptıklarım ve geleceğe ilişkin düşüncelerimle değerlendirin...” Papadopulos’un geçmişine ilişkin sicili, bizim için, hiç temiz değil...
Geleceğe ilişkin düşüncelerine baktığımızda da, özetle “biz AB’ye giriyoruz... Kıbrıs Cumhuriyeti burada sizi bekliyor... Siz de gelir katılırsınız” mesajını alıyoruz...
*****
Özet olarak bütün bunları değerlendirdiğimizde, belki bu kişileri hoş görebiliriz... Kendi toplumlarının çıkarlarını düşündükleri için... Ancak bugünün çağdaş dünyasında bu yaklaşımın sağlıklı olmadığını da vurgulamak durumundayız...
Artık herkes kabul etmektedir ki, Kıbrıs’ta iki tarafın da endişeleri ve beklentileri var... Ve hangi taraftan gelirse gelsin, her iki tarafın da kuşku ve endişelerine cevap vermeyen herhangi bir yaklaşım, gerçekçi olamaz ve ileriye götürülemez...
Bu bakış açısıyla baktığımızda, Rum liderler, maalesef geleceğe ilişkin umut vermiyorlar...