6 Ekim 2002
New York’ta ne oldu?
Son iki gündür KIBRIS TV ve KIBRIS FM’de sürdürdüğümüz canlı yayınlarda, gelişmeleri aktarmak için her bağlandığımda, gerek bizim arkadaşlar, gerekse konuklar benden sürekli olarak değerlendirme yapmamı istiyorlardı... Ben de “bekleyelim ve sonucu görelim, sonra değerlendirme yaparız” diyordum... Bekledik ve sonucu gördük... Peki ne oldu New York’ta?
New York’ta ortaya çıkan iki sonuç var... Bunlardan biri, iki konuda çalışmalar yapmak üzere iki komite kurulacak olması... İkincisi ise BM Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs sorununa yönelttiği yoğun ilgisini sürdürmekteki kararlılığı...
Paris zirvesinde oluşan zeminden baktığımızda, New York’tan, bundan daha fazlasını bekliyorduk... Çünkü Paris zemini bugüne kadar olduğundan daha gerçekçi bir zemin yaratmıştı... Avrupa Birliği’nin tutum ve davranışlarında daha gerçekçi yaklaşımlar gözleniyordu... Ve bütün bunlar, bizi, olumlu düşünmeye ve New York’tan üçüncü bir üst düzey anlaşması veya benzeri bir çerçeve anlaşması çıkabilir beklentisine yöneltmişti...
Ancak Paris’ten New York’a giden süreç içinde, zemin yeniden değişti ve olumsuz noktalar ön plana çıktı... Avrupa Birliği Kıbrıs konusunda, yeniden, Rumların tek taraflı üyeliğinin mümkün olduğunu söylemeye başladı... Türkiye- AB ilişkilerinde herhangi bir ilerleme işareti alınamadı... Türkiye’deki siyaset kaotik bir ortama girdi ve gözler 3 Kasım’a kilitlendi...
*****
Bu ortam içinde New York’tan çıkan sonucu “olabilecek en iyi sonuç” olarak değerlendirmek mümkün... Bu sonuçla, Kıbrıs sorununun çözümüne yönelik görüşmelerin, biraz daha ayrıntıya girerek sürdürülmesi sağlanmış oldu... Ve yaklaşık bir ay sonra, yeri ve zamanı daha sonra belirlenmek üzere, yeni bir zirvenin kararı alınmış oldu... BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Kıbrıs sorununa ilgisini bizzat sürdüreceğini vurgulamış oldu...
Şimdi, Kıbrıs görüşme sürecini etkileyebilecek gelişmeleri izleyeceğiz... Kurulacak iki komitenin çalışmalarını takip edeceğiz... Avrupa Birliği’nin genişleme raporları önümüzdeki günlerde açıklanacak... Bu raporlarda iki konu bizim için hayati önem taşıyor...
Birincisi “Kıbrıs”la ilgili rapor... Ne pahasına olursa olsun “Kıbrıs”ı alıyoruz denirse, Kıbrıs görüşmeleri dinamitlenir... Denktaş bunu gayet net bir şekilde açıkladı: “AB “Kıbrıs”ı (Rumları) üye olarak alırsa görüşmeler derhal kesilir ve Kıbrıs sonsuza kadar bölünmüş kalır”...
İkincisi ise Türkiye’nin durumu... Eğer Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde ilerleme ve yakınlaşma işareti görülmezse, Kıbrıs görüşmelerinden sonuç beklemek hayalcilik olur... Çünkü Kıbrıs konusunda Denktaş ve Klerides anlaşsa dahi, bir sonraki adım olan AB’ye üyelik konusunda Türkiye ile AB arasındaki mesafe hayati önem taşımaktadır... Çok genel bir tanımlama yapmak gerekirse, Kıbrıs Türklerinin çok büyük bir bölümü, oluşacak yeni Kıbrıs’ın AB’ye üyeliğini, Türkiye’nin AB ile özel ilişki içine girmesi ve Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki haklarının korunması koşuluna bağlamaktadır...
Şimdi yapabileceğimiz tek şey, geleceğimizi doğrudan etkileyecek olan bu gelişmeleri yakından izlemek...
*****
Bu arada Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş yarın ciddi bir ameliyat geçiriyor... Ameliyatın başarılı geçmesini ve en kısa zamanda sağlığına kavuşmasını dileriz...