10 Mart 2003
Umutsuz bekleyiş
Bugün Lahey'de, tarihi Barış Sarayı'nda, tarihi bir gün yaşanacak... Tüm Kıbrıs Türkü'nün gözü Lahey'de olacak... Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafı, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin temsilcileri, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan'la bir araya gelerek, genel sekreterin Kıbrıs çözüm planının 30 Mart'ta referanduma sunulması konusundaki önerisine yanıtlarını verecekler...
Şu ana kadar ortaya konan görüşlere bakıldığında, bu toplantıdan olumlu bir sonuç çıkmasını beklemek safdillik olur...
Cumhurbaşkanı Denktaş, hâlâ, Annan planının ne kadar kötü bir plan olduğunu anlatmaya devam ediyor... Planda boş olan sayfaların doldurulması için yeterli zaman olmadığını söylüyor... Ve böyle bir referandumu yapmanın mümkün olmadığını belirtiyor...
Rum Yönetimi Lideri Papadopulos, 12 Aralık 2002'de Avrupa Birliği üyeliğini garantilemiş olmanın rahatlığı ile, bu kadar sınırlı bir süre içinde gerekli çalışmaları yapmalarının mümkün olmadığını, kendilerinin de planda değişiklik istekleri olduğunu ifade ediyor... Referandum konusundaki kararı Lahey'de vereceğini söylüyor... Hedefi, şirin görünmeye devam ederek 16 Nisan'ı geçirmek...
Türkiye, çözüm sürecinden yana olduklarını, ancak çekinceleri bulunduğunu, bu aşamada Lahey'de bir imza atmalarının sakıncaları bulunduğunu belirtiyor...
Yunanistan, Papadopulos'un tutumuna destek veriyor ve 'Zaten Türk tarafı hazır değil' diyor....
*****
Bütün bunları değerlendirdiğimizde, Lahey'den olumlu bir sonuç çıkmasının imkansız olduğunu görürüz... Lahey'den olumsuz bir sonuç çıkması ne anlama gelir?.. Lahey'den olumsuz sonuç çıkması Annan planındaki takvimin büyük ölçüde aksaması, eğer bir mucize olmazsa, ortadan kalkması anlamına gelir... Yani 30 Mart'ta referandumlar yapılmaz, 16 Nisan'da Rum tarafı tüm Kıbrıs adına Avrupa Birliği üyelik senedini imzalar...
Bizim liderliğimiz de, çözümsüzlüğü sürdürmeyi başarmış olmanın gururu içinde, kimsenin dikkate almayacağı anlamsız tepkiler seslendirmeye devam eder... Sonra halka, kendilerini Annan planı gibi bir tuzaktan, Avrupa Birliği gibi bir mezbahadan nasıl kurtardığını anlatır... Onlara, cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize minnet borçları olduğunu söyler...
Sakın ola 'ama 16 Nisan sonrası yaşanacak olumsuz gelişmeler...' gibi bir söyleme girişmeyin... Kıbrıs Türkü tuzaklardan ve mezbahadan kurtuldu ya... Siz ona bakın... Anavatanımız Türkiye de kendi çıkarlarını göremeyip hata yapmak üzereyken, bu hatadan döndürüldü ya... Siz ona bakın...
Olumsuzluklar mı?... Ne olumsuzluğu canım!.. Kıbrıs Türkleri göç edecekmiş... Etsin... Ne olacak... Hem de artık Rum'un pasaportu da serbest... Cumhurbaşkanımız söyledi... Alsınlar gitsinler... Doğu Almanya modeli yaşanacakmış... Yaşansın... Ne yani... Lahey'de kahramanca, Türk'e yaraşır bir şekilde 'hayır' dememizden daha mı önemli?...
Sakın, 'Türkiye'nin uluslararası alandaki konumu zora girecek, Avrupa Birliği ile ilişkilerinde çok büyük problemler yaşayacak' da demeyiniz... Onun da cevabı hazır... 'Türkiye'yi, zaten Avrupa Birliği'ne hiçbir zaman alacakları yok... Zaten Avrupa Birliği bir mezbaha... 10-15 yıla varmaz bunlar dağılacak... Dağılmayla kalmayıp birbirleriyle savaşacaklar da... Türkiye'nin böyle bir oluşumda zaten yeri yoktu...'
****
Bütün bunları düşünerek, umutsuzluk içinde Lahey sokaklarında yürüyorum... Pazar olduğu için etrafta pek kalabalık yok... Önce ünlü Barış Sarayı'na gidip birkaç fotoğraf alıyorum... Bina çok etkileyici... Zavallı binanın, bugün, dünyanın hiç görmediği kadar ilginç bir gruba ev sahipliği yapacağından haberi yok... Birçok barış anlaşmalarına ev sahipliği yapan bina, bu kadar çok barış karşıtının bir araya geldiği bir grubu kucaklayacağını nereden bilsin... Lahey, ünlü Barış Sarayı'nın, belki de ilk kez barışın engellenmesi için yoğun çaba harcanacak bir çalışmaya ev sahipliği yapacağını, eminim aklının ucundan bile geçiremez...
*****
Lahey sokaklarında, Türkiye Büyükelçiliği'nin bulunduğu caddede, soğuk havada yürürken karşıdan tanıdık bir yüz hızlı adımlarla yürüyerek bana doğru geliyor... Yaklaşınca tanıdım... Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı'nın Kıbrıs Özel Temsilcisi Büyükelçi Thomas Weston...
Weston, kendisine seslenince yürüyüşüne ara verdi ve kısa bir sohbet yaptık... Weston, spor salonu bulamadığı için yürüyüş yapıyordu... Büyükelçi, bugünkü toplantı konusunda ne düşündüğünü sorduğumda, her zaman olduğu gibi iyimserlik ve umut belirtti...
*****
Bugün, bir mucize olmazsa, Kopenhag'da yaşananlar tekrarlanacak...
Kıbrıs Rum tarafı, aslında referanduma evet demeye hazır olmamasına rağmen evet dermiş gibi davranarak şirin görünecek, '16 Nisan'dan sonra da görüşmeye devam ederiz, merak etmeyin' diyecek...
Kıbrıs Türk tarafı da, Rum tarafına istediği tüm kozları vererek, uzlaşmaz bir tutum ortaya koyacak... 'Tüm baskılara direndik... Kahramanca hayır dedik...' diyecek...
Ancak hiç kimse kuşku duymasın... Artık soruna doğrudan taraf olan ve kaderine sahip çıkan Kıbrıs Türk halkı, gerek Denktaş'ın, gerekse Papadopulos'un, önüne koyduğu engelleri aşacak ve, 16 Nisan fırsatını kaybetse bile, demokrasi ve medeniyet yolundaki yürüyüşünü sürdürerek, başarıya ulaşacaktır...