6/6/2007

 

Kuklalar ve Kuklacılar

 

Kemal Deniz’i çok iyi tanırım... Sadece ben değil bütün ülke tanır... O her zaman gülümser gibi görünen kısık gözleriyle iyilik ve sevecenlik timsali... Sadece Kemal Deniz’i değil aileyi de tanırım... Kemal Deniz’in oğlu Derviş Deniz (eski Ekonomi Bakanımız) benim Kolejde sınıf arkadaşımdı... Amcasının oğlu Derviş Deniz de (DAÜ’de öğretim üyesi) sınıf arkadaşımızdı... Hatta isimleri aynı olduğu için biz, biraz esmer olan şimdiki Profesöre “Karadeniz”, eski Bakan’a da “Akdeniz” derdik...

   Bu ailede para hiç bir zaman bir öncelik olmadı... “Param rezil, ben aziz... Parayı bastırır, istediğimi yaparım...” anlayışı hiçbir zaman bu ailede var olmadı...

   Ayrıca bu aile, benim bildiğim kadarıyla, hiçbir zaman kuklacılığı da bilmedi... Hiç kukla oynatmadı... Hani var ya, perde arkasında kalıp, iplerini çekerek kukla oynatmak... Deniz ailesinin hiç bu konuda yeteneği olmadı...

   Ama ne yapalım, zaman değişiyor, dünya değişiyor... Gençler yeni yetenekler ediniyor...

 

***

 

   Gelelim Gençlik Gücü meselesine... Gençlik Gücü yönetimi, adını “birleşme” koydukları, kulüp kapatma operasyonu hakkında bir açıklama yapmış... Dünkü gazetelerde yayınlandı... Hiçbir açıdan tatmin edici değil... Zaten, GG gibi köklü bir müesseseyi kapatmanın hiçbir mantıklı gerekçesi olamaz...

   Ama şükürler olsun... Hüda Reis kükredi... “Böyle birşey olamaz...” dedi... Hüda Reis böyle dediyse bu budur... Hüda Reis bu kulübün yaşayan sahiplerinden biridir... Kulüp üzerinde hakkı var, sözü var... İnşallah sağır kulaklar bu kükremeyi duyarlar...

 

***

 

   “Süleyman Ergüçlü de kim... GG’nin kaç maçına gitti ki birleşme konusunda görüş belirtme hakkını kendinde buluyor?...” diyorlar... Süleyman Ergüçlü’nün Gara Yusuf’un oğlu olduğunu, Gara Yusuf’un kim olduğunu bilmeyenler lütfen GG’nin önünden bile geçmesinler...

   Süleyman Ergüçlü, bütün çocukluğunu ve gençliğini, GG’nin maçlarını, tribünlerden değil, saha kenarından izleyerek geçirdi... 1963’te babam, kulübün başkanıyken vefat etmişti... Ama babamın ölümünden sonra da, kulüpler toparlanıp ligler başladıktan sonra, yeni yöneticiler de beni hep yanlarına aldılar ve tüm maçları saha kenarından izledim...

   Sevgili dostlar, tekerinize çomak sokuyorum... Biliyorum... Ama sizi üzmek bahasına da olsa bu kavgayı vermek benim boynumun borcu... Ve artık yalnız değilim... Çünkü Gençlik Gücü camiası uyandı... Yıllarca GG’nin kaleciliğini yapan Erol Erosal (Behiç) aradı... “Süleyman, yazdıklarının altına imzamı atarım... Lütfen devam et... Genel Kurul’a gidip görevimi yapacağım...” dedi... Rahmetli Rıfat Şener’in torunu ile karşılaştım... “Abi lütfen devam et... Bu saçmalığa izin verme...” dedi...

   Ve burada sıralayamayacağım onlarca telefon... GG’nin bu Genel Kurul’u galiba çok katılımlı ve çok heyecanlı olacak... Ben yurtdışında olacağımdan katılamayacağım ama Erol Behiç bana söz verdi... “Ben kardeşlerimle birlikte seni temsil edeceğim...” dedi...

Ana Sayfa