29/7/2007

Karpattan

   Dipkarpazlılar yollara dökülmüş çevre örgütlerini protesto ediyor... “Elektrik isteriz” diyorlar... “Karpaz’a elektrik götürülmesini engellemeyin” diyorlar... “Yeter, söz Dipkarpaz halkının”, “elektrik hakkımız, söke söke alırız” diye haykırıyorlar... Belli ki yanlış bilgilendiriliyorlar... Yanlış yönlendiriliyorlar...

   Bir kere Dipkarpaz köyünde elektrik var... Eğer yeterli değilse, Dipkarpaz köyünün elektrik altyapısının geliştirilmesine, Anıtlar Yüksek Kurulu dâhil, kimsenin itirazı yok... İtiraz, Dipkarpaz’la Apostolos Andreas manastırı arasındaki, koruma altında bulunan bölgeye, telli direkli nakil hatları ile elektrik götürülmesi projesine... Dipkarpazlıların dikkatini çekiyorum ve altını çiziyorum: İtiraz, Dipkarpaz’la Apostolos Andreas manastırı arasındaki, koruma altında bulunan bölgeye, telli direkli nakil hatları ile elektrik götürülmesi projesine... Yani, bölgeye elektrik götürülmesine değil...

   Anıtlar Yüksek Kurulu, bölgedeki tesislerin elektrik ihtiyacının karşılanması için alternatif (güneş enerjisi gibi) yöntemlerin araştırılmasını öneriyor... Çevre örgütleri ve çevreciler de aynı görüşte... Ama olay bilinçli bir şekilde saptırılıyor ve iş aceleye getirilmeye çalışılıyor... Bu acele niye?.. Anlamak gerçekten zor...

   Bakanlar Kurulu bölge ile ilgili bir karar aldı ve bir yıl süre ile bölgedeki tüm imar faaliyetlerinin yasaklanmasını, bu süre zarfında da bölgeye özel, hem çevreyi koruyan hem de gelişmeye imkân tanıyan bir plan hazırlanmasını kararlaştırdı... Bu konuda da çalışmalar başlamış durumda... Bu çalışmaların bir bölümü olarak Elektrik Kurumu’ndan ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) raporu istendi... Hâlâ hazırlanmış değil...

   Hal bu iken ve hükümetin kendi kararına saygılı olması halinde hiçbir problemin ortaya çıkmayacağı açıkken, iş aceleye getirilmek ve yangından mal kaçırır gibi proje gerçekleştirilmeye çalışılıyor... Hükümet, “hele bir elektriği götürelim, sonra bölgeyi korumak için gerekli yasal çalışmayı yaparız” diyor... Hiç de inandırıcı olmuyor, çünkü şu anda dahi hem kendi aldığı karara uymuyor, hem de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun kararına saygı göstermiyor... Bugün böyle davranan hükümetin, yarın farklı davranıp yasalara uyacağını kim garanti edebilir...

   Dipkarpazlılar, “Yeter, söz Dipkarpaz halkının” diyorlar... Bir dünya doğa ve tarih değeri olan Karpaz Milli Parkı konusunda, dünyalı olan herkesin, Amerikalı, İngiliz, İtalyan, Türk, söz hakkı vardır ve bu söz hakkı ciddiye alınmalıdır...

   Dipkarpazlılar, bu köşede yayınlanan montajlı fotoğraftaki gibi bir Altın Kum sahili görmek istemiyorlarsa, bir an önce çevre örgütleriyle işbirliğine gitsinler ve bu yanlış gidişatı durdursunlar...

Ana Sayfa