21/10/2007

Gözün aydın Hektor

 

Sevgili Hektor,

 

   Geçen Cumartesi için özür dilerim... Ay Filon’daki Maşallah söyledi... Saat 3’e kadar beni beklemişsin... Ben ancak 3 buçukta gelebildim... Biliyorsun oğlum Ziya askerde... İzin almış, bayram ziyaretine gelecekti, beklemek zorunda kaldım... Yani seni ektiğimi sanma, Ziya abini bekliyordum, ama yine de özür dilerim...

   Ertesi gün de Cumhurbaşkanı Talat’la birlikte New York’a uçtuk... Çok da başarılı bir ziyaret oldu ama çok yorulduk... Orada hep kulağını çınlattık... Cumhurbaşkanımız, “Hektor’a da Hera’ya da söyle, rahat olsunlar... Onlara dokundurtmayız... Oralarda yapılaşma falan da olmayacak...” dedi... İnşallah haklı çıkar...

   Neyse, geçen Cumartesi Maşallah’ın orada oturduk ve güzel bir gün geçirdik... Maşallah’ın köpeği Bozo’yla oynadık, Maşallah’la dedikodu yaptık... Senin, sabah 10’dan öğleden sonra 3’e kadar Ay Filon kilisesinin birkaç yüz metre ilerisinde durup beni beklemişsin... Çok üzüldüm, görüşemedik... Ama olsun ben yine gelir seni bulurum...

   Bu arada Hektor, her halde elektrik işi bitmek üzeredir... Sen takip ediyorsundur... Neyse zaten yavaş yavaş bu elektriğe alışacağız ama bütün çabamızı bölgenin korunmasına yönlendireceğiz... Çevreci abilerin bu konuda çok ciddi çalışmalar yapıyorlar... Senin ve Hera’nın haklarını sonuna kadar savunacaklar... O bakımdan rahat ol, çünkü gerçekten çok kararlılar...

   Mahkeme de devam ediyor Hektor... Ara emri duruşmaları sürüyor... Yargıç Nevvar Nolan en ciddi yargıçlarımızdan... En doğru kararı vereceğinden eminim... Gerçi bu aşamada bir ara emri belki çok anlam ifade etmeyecek ama prensip açısından önemli... Ancak Hektor, sen bazı koınularda “ben eşeğim anlamam” diyorsun ama bazı konuları biz insanlar da anlayamıyoruz... Mesela bu davada, hükümetin, savunmasını yapacak savcılığı yeterli bulmayıp ülkenin önde gelen bazı avukatlarını da devreye sokmasını anlayamadım... Acaba hükümet neden böyle bir ihtiyaç hissetti... Bizim, bütün vatandaşların güvendiği, güvenmek zorunda olduğu savcılarımızın yetersiz olduğunu mu düşündü?.. Anlayamadım Hektor...

   Bu arada Hektor gözün aydın... Hükümetimiz, Karpaz Milli Parkı’nı koruma yönünde ne kadar ısrarlı, kararlı ve tutarlı olduğunu gösteren bir adım attı... Bölgeyi ava açtı... Biliyorsun avcılar çok kalabalık... Merak ettim, “bölgede nesli tükenmekte olan koruma altında olan kuşlar ne olacak?” diye... Bana, fazla merakın zararlı olduğunu, avcıların havada uçan kuşa baktıklarında, o kuşun keklik mi yoksa koruma altındaki kuş mu olduğunu hemen anladıklarını söylediler... Kekliklere ateş edip öteki kuşları bırakacaklarmış... İşte hükümetimizin bölgedeki doğayı koruma konusunda gösterdiği kararlılığın somut bir örneği...

   Haydi Hektor... Seni çok özledim... Yakında geleceğim...

 

Hoşçakal

Ana Sayfa